Merhaba sevgili Ankaralılar, bu şehre aşık olanlar!
Yapım sürecinde inanılmaz eğlendiğimiz, bir o kadar da bilgilendiğimiz son bloğumuzla karşınızdayız! Ankara'nın ve Ankaralıların hafızasını incelemek için çıktığımız bu yolda, sıradaki hedefimiz Ankara'daki eski fakat günümüzün en popüler üç apartmanını araştırmaktı. Döneminin en önemli modern mimari örneklerinden biri olan ve günümüzde Cinnah Caddesi üzerinde bulunan "petekli apartman" Cinnah 19, Güvenevler Mahallesi'ndeki olağanüstü merdiven ve şömine tasarımlarıyla dikkat çeken Sönmez Apartmanı, ve son olarak mimarı hakkında büyük merak toplayan gemiye benzer inşası ile Fuar Caddesi'ndeki aile apartmanı Gemi Ev (Özkanlar Apartmanı). Bu üç apartman da hem mimarileri hem de tarihi önemleri dolayısıyla Ankara'nın hafızasında önemli bir yer etmiştir. Biz de bu yüzden bloğumuzda bu üç apartmana yer vermek istedik. Haydi gelin güzel Ankara'nın eşsiz mimarileri ve hikayeleriyle dikkat çeken güzel apartmanlarını beraber gezelim, hikayelerini de Ankara Apartmanları deyince akla gelen ilk kişi olan Doç. Dr. Umut Şumnu'dan dinleyelim! Blog konumuzu seçmemizde büyük etkisi olan, yıllardır takip ettiğimiz hocamızla final projemiz vesilesiyle tanıştığımız için çok mutlu, bir o kadar da gururluyuz! Mimarileri ve tarihleriyle ilgimizi çokça çeken bu üç binayı bir uzman tarafından dinlemek istedik ve bu konu hakkında en çok bilgi sahibi olabilecek kişilerden biri olan sevgili hocamız Doç. Dr. Umut Şumnu ile bir röportaj gerçekleştirdik! Ankara'nın hafızasını şehrin personalarıyla, ruhuyla, binalarının, sokaklarının anısal değeriyle açıkladıktan sonra Umut Şumnu'dan bu üç önemli eski apartmanın tarihi, mimarisi ve sakinleri hakkında çok değerli bilgiler öğrendik! Aşağıda Umut Şumnu ile hazırladığımız bu değerli röportajı dinlerken, aynı zamanda da Gemi Ev, Cinnah 19 Apartmanı ve Sönmez Apartmanı'nı hakkında yazdıklarımızı okuyabilirsiniz. Eğer bu apartmanlar ve daha fazlası için bilgi edinmek istiyorsanız Umut Şumnu'nun yeni belgesel projesi, Ankara’nın Apartmanları'na da göz atmanızı tavsiye ediyoruz. Haydi gelin, hep beraber Ankara'nın Apartmanları'nı keşfe çıkalım!
Öncelikle gelin sizlerle, Umut Şumnu'nun anlatımıyla şehir hafızası nedir, bir şehrin hafızası var mıdır, sivil mimari yapılar nedir bunları öğrenelim.
Umut Şumnu ile Ankara'nın Apartmanları RöportajıCinnah 19 Apartmanı
Cinnah 19... İsmini en az bir kez duyduğunuza neredeyse eminiz. Duymadıysanız da çok şanslısınız. Ankara'nın apartmanları diyince çoğu kişi için akla gelen ilk isim Cinnah 19, hem de 1950'lerden beri! Peki onu bu kadar özel yapan nedir, gelin tarihte kısa bir yolculuğa çıkalım!
Cinnah 19, Cinnah Caddesi üzerinde bulunan, yapımı 1957 senesinde tamamlanmış bir apartman. Türk mimari tarihinin en önemli mimarlarından Nejat Ersin'in eseri olan Cinnah 19, Ankara'nın sivil mimari belleğinin yapı taşını oluşturuyor. Röportajımızda, Dr.Umut Şumnu'nun bahsettiği gibi, apartmanların personaları, ruhları var ve bunlar şehrin canlı tutup bizi birer "kentli" yapıyor. Yapıya asıl karakteristiğini kazandıran özelliği, bu koridorlara paralel olarak uzanan ve güney cepheyi oluşturan geometrik düzenli yarı açık duvardır. Cinnah 19, dönemin en önemli modern mimari örneklerinden kabul ediliyor. Şöhreti ise; her detayı düşünülmüş, kendine has mimarisinde saklı. İnşa edilirken, etrafında yapılaşma olmayan konumu özenle seçilmiş ve o dönem panoramik bir Ankara manzarasına sahipmiş. Yapıya "personasını" kazandıran özelliği, siyah-beyaz mozaikli merdivenleri ile koridorlara paralel olarak uzanan ve güney cepheyi oluşturan geometrik düzenli yarı açık duvarıdır. Bu duvarın tasarımında, her binanın güneş ışığından doğal bir şekilde yararlanması amaçlanmış. Projenin en dikkat çeken parçaları ise; ortak bahçe alanı, dinlence köşeleri, güneşlenme ve seyir terası ve binanın çatısında bulunan yüzme havuzu. Bu detayları inceledikçe Cinnah 19'un neden eşsiz ve zamansız bir mimari olduğunu anlayabiliyoruz. Günümüzde Cinnah 19'da Mimarlar Derneği, tasarım ve dövme stüdyoları, çeşitli atölyeler bulunuyor. Sönmez Apartmanı
Güneş Sokak’ta bulunan Sönmez Apartmanı başka apartmanlarda bulunmayan bir mimariye sahip. Toplamda altı kattan oluşan binanın hem içi hem de dışı büyük bir özenle tasarlanmış. 1958 yılında Sabih Kayan tarafından yapılan binanın ön cephesinde ince işlenmiş mozaik desenleri görüyoruz. Üst katlara çıktıkça trabzanlarda farklı farklı balık ve üçgen desenleri görüyoruz.
Bizce Sönmez Apartmanı’nı diğer eski apartmanlardan ayıran en önemli özellik, apartmanın içine girdiğinizde sizi karşılayan yeşil spiral merdivenlerdir. Bir de tabii ki her dairede bulunan birbirinden farklı tasarımlara sahip şömineler. Mimarlar Odası’nın yayınladığı Bülten’den aldığımız bilgiye göre bu şömine tasarımlarını da farklı yapmanın amacı, binayı hem diğer apartmanlardan ayrıştırmak hem de kendi içinde de farklılaştırmakmış. Özgün tasarımı, sıradışı mozaik tasarımları, sahip olduğu mimari detaylar bakımından Sönmez Apartmanı sahip çıkılması ve korunması gereken mimari bir mirastır. Gemi Ev (Özkanlar Apartmanı)
Yine bir aile apartmanı olan Gemi Ev, 1968 yılında Özkan kardeşler tarafından yaptırılmış. Danyal Tevfik Çiper adlı mimarın yaptığı bu bina, dış formuyla oldukça dikkat çekiyor. Çiper, kendisiyle yapılan bir röportajda, evin yapım aşamasını ve Özkan kardeşler ile olan ilişkisini anlatıyor. Danyal Çiper aynı zamanda bu röportajda, daha sonra da hiçbir değişiklik yapılmadığını belirterek Gemi Ev’in çizimini nasıl yaptıysa aynı şekilde tasarladığını söylüyor. Kendisine uygulama esnasında değişiklikler yapılıp yapılmadığı sorulduğunda şöyle cevap veriyor: "Hiç, sıfır. Benim hiç bir binamda değişmemiştir. Avan projeyi çizince bitiyor benim için. Özkanlar Evi Avan Projesini çizdim 1 cm bile değişmedi."
Modernist mimarinin en güzel örneklerinden biri olan bu ev, toplamda beş kattan oluşuyor. Her bir katta farklı aile fertlerinin oturmasına rağmen, bir teras katı oluşturularak apartman sakinleri için ortak bir alan yapmak hedeflenmiş. Formuyla ve inşa edilirken kullanılan malzemeleri dolayısıyla çok özgün ve özel bir yapı olduğunu anlatıyor bize Umut Şumnu. Gemi Ev, şu anda Hoşdere Caddesi üzerindeki Fuar Sokak’ta bulunuyor. Yolunuz düşerse mutlaka incelemenizi öneririz. Zaten yapısı sebebiyle mutlaka ilginizi hemen çekecektir.
0 Comments
Herkese merhaba! Yeni blog gönderimize hoş geldiniz! Bu gönderimizde şehrimizin hafızasına kazınan yerleri keşfetmeye devam ediyoruz. Bu seferki durağımız, Ankara'da önemli bir geçmişe sahip olan Saraçoğlu Mahallesi! Ankara'nın kalbi Kızılay'da bulunan Saraçoğlu Mahallesi'nin 1940'lı yıllara dayanan bir geçmişi bulunmakta. 1940'lı yıllardaki konut sıkıntısına bir çözüm niteliğinde düşünülmüş olan bu projeye, başbakan Şükrü Saraçoğlu döneminde yapılmaya başlandığı için isim olarak Saraçoğlu Mahallesi adı verilmiş. İçerisinde yüzlerce lojman, bina, dükkan ve yine yüzlerce tescilli ağaç bulunduran Saraçoğlu Mahallesi, Ankaralılar için önemli kültürel ve mimari örnekleri barındırıyor. Şu anda da konut ve otel restorasyonu devam eden Saraçoğlu Mahallesi'nin bugünkü adı Namık Kemal Mahallesi. Adeta bir canlı tarih eseri olan Saraçoğlu'nu ziyaret etmek, ara sokaklarında yürüyebilmek bizim için harika bir deneyimdi. Asırlık çınarlara, tarihi dokulara ev sahipliği yapan asırlık bir mahalle, hem de Ankara'nın kalbi, Kızılay'ın göbeği işlek mi işlek bir caddeye komşu... Haydi gelin, bizimle "Ankara'nın kurtarılmış bölgesi Saraçoğlu"nu keşfedin, adımlarımıza eşlik edin! Lafı daha fazla uzatmayalım, sizleri gönderimizle baş başa bırakalım. Saraçoğlu Mahallesi, yaklaşık 80 yıl önce yapılması planlanmış bir proje. Şehrin yetersiz gelen barınma olanaklarına bir çözüm üretmek amacıyla, Ankara'nın göbeğine konutlar kurmak planlanmış. Dönemin ünlü mimarlarından Paul Bonatz tarafından projelendirildikten sonra hayata geçirilen Saraçoğlu, Cumhuriyet tarihinin ilk toplu konut projesi özelliğini taşıyor. Dw Türkçe’den aldığımız bilgiye göre proje içeriğinde, her biri farklı tip ve yükseklikte inşa edilmiş olan 75 adet apartman, 642 konut ve 435 adet lojman bulunuyor. Goethe-Institut Ankara, bize bu mahalledeki evlerin ilk halinin, "Türk Evi" temasına uygun yapıldığı bilgisini veriyor. Bir dönem müsteşarların, genel müdürlerin, genelkurmay başkanlarının, bakanların, milletvekillerin yaşadığı Saraçoğlu Mahallesi, günümüzdeki önemini ve değerini hala korumakta. Güvenpark'a, Bakanlıklar'a komşu olan Saraçoğlu; bir kez olsun Kumrular Caddesi'ndeki çınarların arasından yürümüş olan herkesin hafızasına kazınmış nitelikte. Sevgili okurlarımız, umarız sizlere böylesine önemli, tarihle harmanlanarak günümüze kadar gelen kocaman bir mahallenin içerisinde olmanın verdiği heyecanı biraz olsun tattırabiliyoruzdur. Hayal edin lütfen, şu anda içerisinde bulunduğunuz konum, birkaç adım ötenizdeki güzelim binalar yüzlerce önemli kişiye ev sahipliği yapmış. 1940 yılında açılışı kurulmuş, canlı mı canlı o projeye tam da şu andan, 2022 yılından şahitlik edebilmek inanılmaz! Bir süre atıl vaziyette kalan Saraçoğlu Mahallesi, hakkında yıkım kararı çıkartılacağı söylentileriyle 2012 yılında yeniden gündeme geldi. Afet Risk Yasası kapsamında, riskli bölge ilan edilmesiyle beraber 2013'te Bakanlar Kurulu kararıyla SİT alanı statüsü kaldırıldı. Aynı yıl, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na devredilerek Namık Kemal Mahallesi’ni Kurtarma Projesi kapsamında kentsel dönüşüme uğrayarak yenilenmesi planlandı. Fakat bu yıkım ve dönüşüm kararına şiddetle karşı çıkan Mimarlar Odası konuyu yargı sürecine taşıdı ve 2017 yılında Danıştay tarafından projenin devrine yönelik iptal kararı çıktı.2012 yılından itibaren Saraçoğlu Mahallesi'nin, tarihi yapılarının ve ev sahibi ettiği yüz yıllık çınarlarının korunması için Ankara'da binlerce insan birlik oldu ve bu süreçte yargı yoluna da gidildi. Şu ana kadarki gündemi daha iyi anlayabilmek adına küçük bir internet araştırması yapmamız yeterli oldu. Mimarlar Odası'nın açıklamalarıyla, şu ana kadarki protestoların altındaki yoğun kaygıyı, yani şu ana kadar Saraçoğlu Mahallesi'nde kesilmiş birçok asırlık çınarı görebiliyoruz. Mahallenin dört bir yanını dolaşırkense en çok göze çarpan, her bir yandaki "mahalle kültürünü ve değerlerini koruma ve yaşatma" üzerine olan inşaat posterleri. Üstelik, bir görselde, içerisinden ağaç geçen bir kafe tasarımı gözümüze çarpıyor. Bütün bu vaatlere, projenin samimiyetine inanmayı canı gönülden diliyoruz. Ancak, kesilene kadar bize yüz yıllık tarihi getiren, tarihle yaşayan o tescilli, anıt ağaçları geri getirebilecek herhangi bir proje olmadığını biliyor, ve adımlarımıza üzüntüyle devam ediyoruz. Yaklaşık 120.000 metrekarelik inşaat alanı üzerine kurulu Saraçoğlu'nun dört bir yanı, mahallenin kültürel ve ekolojik dokusunun korunarak yenileceğine dair posterlerle donatılmış. Projenin içeriğinde konutlara ek olarak parklar, sosyal tesisler, kütüphane ve okul, birçok çeşitte kafe ve restoran planlanmış. Saraçoğlu Mahallesi'nin bir diğer komşusu ise Namık Kemal Ortaokulu, eğer Ankaralıysanız bu okulun ismini muhakkak duymuş olduğunuzu tahmin ediyoruz. Ya da, eğer etrafınızda bu okulu sorabileceğiniz bir tanıdığınız varsa, iddia ediyoruz ki ya kendisinin, ya da bir yakınının bu okula gitmiş olduğu bilgisini alırsanız şaşırmayın, bizden söylemesi! Ve hatta, arttırıyoruz! Yazarlarımızdan Ilgaz'ın, ve COMD357 dersimizin değerli hocası Müge Hoca'mızın babalarının bu okuldan mezun olduğu bilgisiyle güçlü bir istatistik ortaya koyuyoruz. Namık Kemal Ortaokulu'nun gündemi geliş şekli bununla sınırlı değil tabii, 2020 yılında çıkan okulu boşaltma kararıyla beraber de büyük tepki uyandırmıştı. TMMOB Mimarlar Odası'nın "Çocuk sesleri tasfiye edilirse, bu kent ölür" açıklaması sonrasında restorasyon karşıtı eylemlerin içeriğine Namık Kemal Ortaokulu da dahil olmuştu. Velilerin ve öğrencilerin itirazına rağmen bina boşaltıldı. İki sene önce boşaltılan ve 2023 yılına yetiştirileceği söylenen binayı sizler için ziyaret ettik. Babalarımızın okuduğu bu tarih kokan, hatıralarla harmanlanmış okulun seneler boyunca -ta ki 2020 senesine dek- ayakta kalması, dile kolay, onlarca nesil büyütmesi inanılmaz, o kadar kıymetli ki! Ankara'nın kurtarılmış bölgesi olan Saraçoğlu'nu ziyaret etmek bizim için çok kıymetli bir deneyimdi. Ankara'nın hafızasına adını altın harflerle yazdırmış, hatta kazımış, Cumhuriyet'in mahallesi, Ankara'nın mahallesi Saraçoğlu'nu unutmak mümkün değil! Bir şekilde, belki de Saraçoğlu'nun farkında bile olmadan Kumrular'da çınarların altından yürümüş geçmiş, ismini dahi duymamışken birkaç adım ötesinde Güvenpark'tan dolmuşa binmiş olabilirsiniz. Sakın üzülmeyin, ancak mümkünse en yakın zamanda, Saraçoğlu'nu ziyaret edin deriz, pişman olmayacaksınız! Bizden size lezzetli mi lezzetli bir de öneri, bu tarihi değerimiz tabii ki Ankaralıların hafızasında baş tacı olan lezzetli değerlerimizle de komşu! Saraçoğlu'nu turlarken yorulursanız, karşı kaldırıma geçip Apikoğlu veya Cici Piknik'e uğramanız yeterli! Şimdiden afiyet olsun! Tekrar, bu yeni projenin, afişlerde bahsedildiği gibi mahallenin dokusunu ve kültürünü, dolayısıyla Ankara'nın hafızasını koruyarak tamamlanmasını temenni ediyoruz. Değerli okurlarımız, Saraçoğlu Mahallesi gezilerinizi bizimle sosyal medya hesaplarımız üzerinden paylaşmanızı dört gözle bekliyoruz!
Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere, kendinize çok iyi bakın! Merhaba sevgili Ankaralılar, bu şehre aşık olanlar... İlk blog gönderimize hoş geldiniz! Ankara'nın hafızası deyince eski Ankaralılar'ın aklına birçok yer gelir: müzeler, tarihi hanlar, anıtlar, lokantalar, parklar... Biz de araştırmalarımızı yaptık ve sizler için Ankara'daki en popüler eski dört mekan hakkında bilgilendirici güzel bir liste ortaya çıkardık! Listemizin ilk sırasında 54 yıllık bir aile lokantası olan Çiçek Lokantası yer almaktayken, onu Ulus'taki mimari bir harika olan İş Bankası Müzesi takip ediyor. Sonrasında ise Ulus'taki rotamızı sürdürüp, tarihimiz için büyük öneme sahip bir başka müze ile devam ediyoruz: PTT Pul Müzesi. Son durağımız ise asırların çarşısı Suluhan! Biz dolaşırken çok keyif aldık, gelin şimdi sizlerle bu mekanları tekrar keşfedelim! 1968'den Bu Yana Anadolu Lezzetleri: Çiçek Lokantası Ankara’nın şehir hafızasını deneyimlemek için çıktığımız yolda ilk durağımız Çiçek Lokantası! 1968 yılında Ulus’ta kurulan ve o gün bu gündür Ankara’ya yolu düşen herkesin damağında unutulmaz tatlar bırakan Çiçek Lokantası’nı bizzat birinci elden dinlemek için yola çıkıyoruz. Çiçek Lokantası, esnaf lokantası kültürüyle yola çıkan ve adını bu şekilde duyurmuş, değişen dönem şartlarına ise boyun eğmeden başarısını günümüze kadar taşımış bir lokanta. Lokantanın yarım asır önce Ulus’ta faaliyete başladığı ve o gün bu gündür devam ettiği bilgisini sizlere vererek başlayalım. Kapıdan girmemizle müthiş yemek kokularıyla beynimize “Acıktım!” sinyali gönderen bir işletmeyle karşılaşıyoruz. Öyle ki, adımımızı atmamızla karşımızda onlarca sulu yemek çeşidi ve bir o kadar soğuk meze ve de tatlı duruyor! Karnınızı acıktırdıysak affola, fakat bu görsel şöleni sizi de ona dahil etmeden geçemezdik! Ardından Çiçek Lokantası’nı, ikinci nesil yetkilisinin ağzından dinlemek üzere oturuyoruz. Detayları dinlerken ise taşlar teker teker yerine oturuyor. Bildiğimiz üzere, Ulus, uzun bir süre Ankara’nın ticaret merkeziydi. Bu yüzden, Çiçek Lokantası’nın Ulus’ta açılması kulağa pek mantıklı geliyor. Esnaf lokantası kavramının altında, menünün olmaması yatıyormuş; dolayısıyla, yemek sipariş üzerine hazırlanmıyor. Bu sayede, öğle arasında yemek yemeye gelen esnafa hızlı ve sıcak yemek servisi yapabilme felsefesiyle başlayan esnaf lokantaları, hızlı ve sıcak yemek servisleriyle, birbirinden lezzetli birçok çeşide sahip olmasıyla ve benzersiz tat reçeteleriyle Türk yemek kültüründe yerini almış. Konuğumuz, “Restoran değil Lokanta” diye belirtiyor ve bu noktada lokanta kültürünün uzun zamandır yükselişte olan kebap-döner işletmeciliğine ve fast-food endüstrisine karşı aslında başarması zor olan bir duruşta, bir başkaldırıda olduğunu fark ediyoruz. Bir klasiği, zor zaman şartlarına rağmen aynı kalitede korumak oldukça zor olsa gerek! Bu noktada, Çiçek Lokantası’nın belli başlı prensiplerini öğreniyoruz: İlk olarak servis kalitesine ve titizliğe oldukça önem veriyorlar. Servis kalitesi tabii ki dikkat çekiyor; ancak çalışanların her gün farklı bir kıyafet giydiğini ve kıyafetlerinin manşet kısmında o gün hangi günse nakışlı şekilde yazdığını öğrenince oldukça şaşırdık. Böyle bir uygulamaya herhangi bir işletmede denk gelmemiştik. Bu uygulama, titizlik anlamında hem çalışanlarına hem de müşterilere duyulan saygının güzel bir göstergesi diye düşünüyoruz. İkincisi ise, şefinden garsonuna uzun yıllardır aynı ekiple çalışmakmış, nadiren yeni alımlar yapılırmış. Mutfak kısmı için uzun seneler aynı çalışanları bulundurmak belki “reçete” anlamında yorumlanabilir, fakat şefinden garsonuna herkesin birbirini tanıdığı bir ortamdan bahsedilince çalışanlara duyulan önemin, takım ruhuyla çalışmanın ve birbirine kenetlenmenin güzel bir kanıtı olan başarılı bir işletmeyi görebiliyoruz. Yeni dünyaya uyum sağlarken yarım asır öncesinden gelen lezzeti korumak en büyük kurallarıymış. Biz de, sizler için Çiçek Lokantası’nın Ankara’nın lezzet hafızasında yer etmiş tatlarını denemek istedik! Ankara Tava, Beypazarı Sarma, Çoban Kavurma, Çiçek Bamya; mezelerden ise Fellah Köftesi, Kuru Dolma, Yoğurtlu Patlıcan ve Kuru Sebzeli Yoğurt. Hepsine bayıldık, fakat Ankara lezzetlerinden size kısaca bahsetmek istedik! Ankara Tava: En meşhur Ankara lezzetini ilk kez denedik. Lezzetli bir pilav, tel tel ayrılan kuzu incik… Ankara Tava’yı her yerde bulamayacağınız kesin, bulmuşken en iyisinde denenmeli! Beypazarı Sarma: Şu ana kadar yediğimiz sarmalardan daha farklı bir lezzeti olan, yoğurduyla beraber müthiş lezzetli bir sarmaydı. Fiyatlar ortalamanın üzeri, fakat günümüz şartlarını ve yediğimiz yemeklerin lezzetini, kalitesini düşününce bu duruma şaşıramıyoruz. Menü hakkında bilgi almak isterseniz, bu bağlantıya tıklayabilirsiniz. Çiçek Lokantası’nın Ulus’taki şubesini de gördükten sonra Ulus rotamıza devam ediyoruz! Söğütözü şubesine kıyasla oldukça küçük ve az çeşitli olan bu işletmeye biz bayıldık! Tarihini dinlediğimiz yerde bulunmak bizim içi güzel bir deneyimdi. Yer karolarından bile tarihi havasını hissedebildiğimiz bu işletmede hizmet olarak aynı kaliteyi gözlemleyebildiğimizi söyleyebiliriz. Şimdi Ulus rotamıza devam edebiliriz! Website: ciceklokantasi.com.tr Adres: Söğütözü Mahallesi 2176. sokak 5/45 Söğütözü/ANKARA, Ulus Çankırı Cad. No:56/B Ulus/Ankara Telefon: 0312 284 08 88 (Söğütözü Şubesi), 0312 311 14 97 (Ulus Şubesi) Açılış-Kapanış Saatleri: Ulus Şubesi 24 saat açık, Söğütözü Şubesi: 07:00-22:30 Fiyat: 💸💸💸 Bizce Bu Mekan 😋👍🏻🤩 Harita: Mimarisiyle Kendine Hayran Bırakan Bina: İş Bankası İktisadi Bağımsızlık Müzesi Ulus’u ziyaret ettiğimizde tarihi binalarıyla bizi yol boyu etkileyen, adeta Avrupa sokaklarında geziyormuş hissi veren Atatürk Bulvarı’nı boyadan boya yürüdük. Ulus meydanını hemen geçtiğimizde ise karşımıza çıkan İş Bankası binasını gördüğümüzde bu yapının mimarisine ve görüntüsüne açıkçası hayran kaldık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından 1924 yılında kurulmuş olan Türkiye İş Bankası, 2019’dan beri İktisadi Bağımsızlık Müzesi olarak ziyaretçilerine açık. İtalyan mimar Giulio Mongeri tarafından 1929 yılında yapılmış olan bu binanın dış görüntüsü kadar iç atmosferi de eski döner kapısından içeri girdiğimiz andan itibaren bizi bir hayli etkiledi. İç dekorasyonu Atatürk’ün Çankaya Köşkü’ndeki çalışma odasını da tasarlayan Selahattin Refik Sırmalı tarafından tasarlanmış. Dekorasyonda uyum ve renkler bir hayli ilgimizi çekti ve keyifle içeriyi dolaştık diyebiliriz. İçeri girdiğimizde ilk dikkatimizi çeken şey tavandaki mozaik oldu. Mozaikte, Yunan mitolojisinde Ticaret tanrısı olan Hermes’in figürü bulunuyor. Genel konseptine gelecek olursak, cumhuriyet tarihi ve bankanın tarihi birlikte ele alınmış. Bu beş katlı yapıda giriş katta bizi Atatürk büstü karşılıyor. Aynı zamanda bu katta İş Bankası Yayınları’nın kitapları satılıyor. İlerlediğimizde ise Türkiye’nin kronolojik ekonomi tarihi, hem görseller, hem de yazılarla karşımıza çıkıyor. Bunların yanı sıra, kiralık kasa dairesi, eski usul vezneler ve bankolar bulunmakta. İkinci kata çıktığımızda Atatürk’ün de ziyaret etmiş olduğu oldukça şık olan toplantı salonları ve odaları gördük. Daha üst katlarda ise süreli/süresiz sergilerle karşılaşıyoruz ve bu eski banka binasının müze haline getirilmesinin ne kadar önemli olduğu aklımıza geliyor. Turumuzu tamamladıktan sonra oldukça tatmin olmuş bir şekilde müzeden ayrılıyoruz! Website: isbank.com.tr/bankamizi-taniyin/turkiye-is-bankasi-muzesi Adres: Ulus, Çam Sk. No: 3, 06041 Altındağ/Ankara Telefon: (0312) 311 42 68 Açılış-Kapanış Saatleri: Pazartesi hariç 10:00-17:00 Ziyaret Ücretsiz! Bizce Bu Mekan 🤑😍🏦 Harita: Modern Bir Kültür Merkezi Örneği: PTT Pul Müzesi Sıra İş Bankası Müzesi’nin 200 metre kadar aşağısında bulunan PTT Pul Müzesi’nde! Ulus’taki çoğu tarihi bina gibi PTT Pul Müzesi’nin de göze çarpan ilk noktası mimarisi oluyor. 1926 tarihinde Ankara’da açılan bu eski binanın, dünya için önemli bir kültür merkezi olduğunu anlamak için binanın mimarisi hakkında konuşmakla başlayabiliriz. Clemens Holzmeister isimli Avusturyalı bir mimar tarafından kurulan bu bina, 2013 yılında müzeye dönüştürülmek üzere restore edilmiş. Müze, tam anlamıyla modern müzecilik anlayışıyla düzenlenmiş, görsel ve işitsel unsurlar kullanılarak ziyaretçilerin ilgisini çekmekte oldukça başarılı olmuş. Müzeyi gezmekten yorulduğunuz anda içeride bir kahve molası verebileceğiniz küçük bir kafe bulunması güzel düşünülmüş. Müzeyi gezmeye gelen ebeveynler, çocuklarını müzenin içindeki oyun parkına bırakırken, kendileri mis gibi kahve keyiflerinin tadını çıkarabilirler. Müzenin mimarisine ve içindeki unsurlara hayran olmanın yanında bahsetmek istediğimiz önemli bir kısım daha var: internet siteleri! Pul Müzesi'nin internet sitesi oldukça canlı renklerle ve dopdolu bilgilerle düzenlenmiş, dolayısıyla ziyaretçilerine bilgi dolu bir ortam sunuyor. Buraya gitme imkanınız olmasa bile internet sitelerinden birsürü bilgi alabilirsiniz! Pul Müzesi hakkında daha fazla görsele ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz. Websitesini ziyaret ettiğiniz anda sitenin en altında da basılan en eski pul örneklerini görebilirsiniz. Website: pttpulmuzesi.org.tr Adres: Anafartalar, Vakıf apt 8 İstiklal Cad., Çirman Sokak, Ulus, 06050 Altındağ/Ankara Telefon: (0312) 311 11 69 Açılış-Kapanış Saatleri: 09:00-17:00 Ziyaret Ücretsiz! Bizce Bu Mekan 💌👍🏻 Harita: Beş Asırlık Tarihi Bir Çarşı: Suluhan Çarşısı Sonunda hep adını duyduğumuz fakat hiç ziyaret etme şansı bulamadığımız Suluhan’dayız! Tarihi hakkında bilgilendikçe şaşırdığımız bu güzel hanı ziyaret etmek bizim için çok kıymetli bir deneyimdi. Bu yüzden, sizleri gezimize ortak etmeden önce biraz tarihinden bahsetmek istiyoruz. Suluhan, 16. Yüzyılda, yani tahminen 1508-1511 yıllarında inşa edildiği düşünülen, iki katlı ve iki avlulu bir şehir hanı. Osmanlı Dönemi’nde handa kahve ve iplik ticareti yapılmaktaymış. 1929 yılında yangından tahrip olduktan sonra 1950’lere kadar harap halde sebze-meyve için satış yapılan küçük bir hal olarak kullanılmış. 1984 senesindeki restorasyondan sonra günümüzde halini almış. Şu anda Suluhan, birçok hediyelik eşya ve çeşitli çiçekçi dükkanlarıyla meşhur. Eğer nişan veya düğün gibi özel günleriniz için dekorasyon ve süsleme malzemeleri bulabileceğiniz bir yer arıyorsanız Suluhan sizin için eşsiz bir seçim. Aynı zamanda yorulduğunuzda içeride dinlenebileceğiniz ve çay ya da kahve molası verebileceğiniz küçük işletmeler de bulunuyor. Suluhan Çarşı'sı fazla büyük değil, ancak özellikle hafta sonları fazlasıyla kalabalık olduğunu da belirtmek isteriz.
Adres: Anafartalar, Şht. Teğmen Kalmaz Cd. No:38, 06050 Altındağ/Ankara Açılış-Kapanış Saatleri: Yazın 09:00-19:30, Kışın 09:30-18:00. Bizce Bu Mekan 🌸🌼☕️ Harita: |
ArşivCategories |